Pages

Monday, April 30, 2012

Knidos Light House

Yesterday's mission was to climb the Knidos Light House..My dear cousin Eda and her fiance Emrah were with us.. This light house constructed in 1931 at the farmost point of Anatolia towards the Mediterranean Sea and also at the border between Mediterranean and Aegean Seas..

Dünkü görevimiz Knidos fenerine tırmanmaktı. Sevgili kuzenim Eda ve nişanlısı Emrah bizimle birlikteydi. 1931 yılında inşa edilen fener, Anadolu'nun Akdeniz'e uzanan en uç noktasında yer almakta, aynı zamanda Akdeniz ve Ege Denizi arasındaki sınır noktasını oluşturmaktadır..

It was a pretty hot day and we started to ascend slowly leaving the ancient city of Knidos below us..

Oldukça sıcak bir gündü ve Knidos antik kentini aşağılarda bırakarak yavaşça yükselmeye başladık..



It was great to see the boats still using the entrance of the antique harbour..

Antik limanın hala teknelerce kullanıldığını görmek harikaydı..

We climbed more but it was still far away...

Biraz daha tırmandık ama hedef hala oldukça uzakta görünüyordu..



Wild goats were watching this crew with great interest..

Yabani keçiler bizi ilgi ile izliyorlardı..




Finally the mission was accomplished and as usual celebratory photos were taken..

Sonunda görev tamamlandı ve adet olduğu üzere bol bol fotoğraf çektirildi...


Some wine, sandwich and plums to rest and enjoy the magnificent view where the waters after Mediterranean and Aegean were mingling with each other..

Sandviçlerin yanında biraz şarap ve erik dinlenmek ve Akdeniz ve Ege'nin sularının birbiriyle oynaştığı muhteşem manzaranın keyfini çıkarmak için yeterliydi..

Coming down is always harder than going up but a cooling rest was waiting us at the steps of the Knidos theatre..

Aşağı inmek, yukarı çıkmaktan her zaman daha zor oluyor ama antik Knidos tiyatrosunun merdivenleri dinlenmek ve serinlemek için bizi bekliyordu..



Thursday, April 26, 2012

Byblos - Lebanon

If you have very limited time to spend in Lebanon, Byblos should be the place for you to visit. Located on the Mediterranean coast 42 km. north of Beirut, this beautiful town has it all...History, sea, sunshine, shopping, eating and relaxing...

It is founded around 5000 BC and believed by many to be the oldest continuously inhabited city..

Eğer Lübnan'da geçirecek zamanınız azsa, Biblos mutlaka ziyaret etmeniz gereken yer olmalı. Beyrut'un 42 km kuzeyinde yer alan bu güzel Akdeniz kenti herşeye sahip. Tarih, deniz, güneş, alışveriş, güzel yemekler..


MÖ 5000 yıllarında kurulduğu düşünülen şehir, pek çoklarınca üzerinde sürekli yerleşim olmuş en eski kent olarak kabul ediliyor..





It is also amazing to learn that the cedar trees used in the construction of the pyramids in Egypt had been sold from here by Phoenician merchants..
It's small port dated to the Roman period is still welcoming small boats...

Mısır piramitlerinin inşasında kullanılan sedir ağaçlarının buradan Fenikeli tüccarlar tarafından gönderildiğini öğrenmek şaşırtıcıydı. Roma döneminden kalma küçük limanı ise ufak tekneler hala hizmet veriyor.





The place to eat in Byblos is the famous Pepe's Fishing Club .In its hey day Pepe's was a major celebrity hang out and faded black and white photos of Bridget Bardot and Frank Sinatra on the walls are a reminder of the golden days of Lebanon.

Although the shrimps I ate made me spent most of the night at the bathroom, it is still a very good place to go. Fantastic view, good service but just pick carefully..

Biblos'da yemek yenecek yer Pepe's Fishing Club. En parlak döneminde ünlülerin uğrak yeri olan restoranda, duvarlara asılı siyah beyaz resimlerin arasında Bridget Bardot ve Frank Sinatra gibi sanatçıları görmek, Lübnan'ın altın çağına bir gönderme yapıyor.


Benim yediğim jumbo karidesler, gecenin büyük kısmını tuvalette geçirmeme neden olduysa da, muhteşem konumu, özenli servisi nedeniyle hala gitmenizi tavsiye ederim. Sadece yediklerinizi biraz dikkatli seçin..







Sunday, April 22, 2012

Aegean Sea...

Our small peninsula is located between the Aegean and Mediterranean Seas.. While the Datca center and almost all the villages are located on the Mediterranean side, Aegean side is mostly uninhabitant...So its a perfect place if you are looking for peace and quiet...

Bizim küçük yarımadamız, Ege ve Akdeniz'in arasında yer alır. Datça merkez ve çoğu köyler Akdeniz tarafında yer alırken, Ege Denizi tarafı ikametin çok az olduğu kısımdır.Dolayısıyla biraz sessizlik ve huzur arıyorsanız, işte tam da gitmeniz gereken yer...


Lucky cows live in Datca and here is an example...

Mutlu inekler Datça'da yaşarlar ve işte size bir örnek..



While summer is mostly a dry season, spring is the perfect time to enjoy the flowers on the beach..

Yaz ayları çoğunlukla oldukça kurak geçtiği için, bahar çiçeklerin zamanıdır..

Enjoying a beautiful spring day...

Harika bir ilkbahar gününün keyfini çıkartırken..



and of course lavanders are everywhere...

Ve tabi ki yabani lavantalar her yerde..



Of course we are not the only ones here on this beautiful Sunday.. Here is Hera's best friend Barbecue and our neighbours..They are cycling all the way from home. I have to admit that we are rather lazy, we came by car..

Bu Pazar günü bu güzelliklerin keyfini çıkarmaya gelen yalnızca bizler değildik.. İşte Hera'nın en iyi arkadaşı Mangal ve komşularımız. Onlar evden buraya bisikletle gelmişler. Ancak biz oldukça tembel davranarak araba ile geldik...
and here is an old friend of ours. She and her owner brings delicious figs to us every summer..It was such a surprise to see her here...

Ve işte bir eski dost daha..Sahibi ile birlikte bize her yaz en güzel incirleri getirirler. Onu buralarda görmek çok sürpriz oldu...

Monday, April 16, 2012

Need flowers...

Today we officially openned the summer season: check Turquoise Diaries on facebook..
However I am very short on flowers..I need lots of colors but not succesful for the time being, and I dont know if I ever will be..

My father was a great gardener. He had created magical gardens on a very difficult climate. However not a tiny bit of his gardening DNAs passed to me as I am notorious in killing even various kinds of cactuses..
Most of my bulbs from last year are RIPs so I have only a few to show this year..

Bugün resmi olarak yaz sezonunu açtık: Facebook'da  Turquoise Diaries'den izleyebilirsiniz....
Ancak orada da görebileceğiniz gibi, çiçek açısından oldukça zavallı durumdayız. Her tarafta renk renk çiçekler olsun istiyorum ama şu an için durum umutsuz..Her hangi bir zamanda hayalimdeki çiçeklere kavuşabilecekmiyim onu da bilmiyorum..


Rahmetli babam çok zor bir iklimde harika bahçeler yaratırdı, ancak ne yazıkki onun bu konudaki DNA larından bana hiç geçen olmamış sanırım. Bırakın başka çiçekleri kaktüsleri bile öldürme konusunda kötü bir üne sahibimdir. Bir ay kadar önce baktım ki geçen yıldan sakladığım çoğu soğanım kış süresince huzur içinde ölmüşler bile..Yukarıdaki kurtulanlardan biri olmuş...

Friday, April 13, 2012

Reorganizing


It's a pretty windy day and not fun to be outside...So today I am organizing my closets..Summer is coming out and winter is going in...

This is our spare room. I was dreaming to make it all blue and white, but it has other plans. Traditional divan pillows from Southeastern Turkey and a 100 year old square kilim I recently found at the local market at an incredible price makes this room a colorful one.

Bugün dışarısı oldukça rüzgarlı , bende dolaplarımı düzenliyorum..Yazlıklar dışarı çıkıyor, kışlıklar kaldırılıyor..


Burası bizim misafir odamız. Buranın tamamen mavi ve beyaz renklerle düzenlemeyi düşünüyordum ama odanın kendine ait başka planları varmış. Urfa'dan alınan geleneksel sedir yastıkları ve geçenlerde pazar da bulup, inanılmaz ucuz bir fiyata aldığım yaklaşık 100 yıllık kare bir kilim, bu odayı bir anda rengarenk yapıverdi..

Wednesday, April 11, 2012

Artichoke Love...


They say around here that if you eat 40 fresh artichokes in the season, you will guarantee a healthy liver for a year. I dont know if it is true or not but I keep eating and counting...
Love to eat them and love to decorate with them...

Bilmem siz de duydunuz mu? Mevsiminde 40 tane enginar yerseniz, bir yıl boyunca sağlıklı bir karaciğeri garantilermişsiniz. Doğru mu değil mi bilmiyorum ama ben hem yemeğe, hem saymaya devam ediyorum..
Yemesi de çok keyifli, evimi süslemesi de....


Sunday, April 8, 2012

Tripoli - Lebanon

On our day at Tripoli , gods of rain were with us whole day.. Heavy traffic and labyrinth like narrow streets combined with an outdated GPS made our life really miserable for a while..How ever after we found a secure place for our car near the old town it was great to walk around the souks.. With all its caos this Ottoman city won our heart at the end..

Tripoli'ye gittiğimiz gün, yağmur tanrıları bizi hiç yanlız bırakmadı.. Yoğun trafik, labirent misali dar sokaklar, bizim arabanın güncellenmemiş GPS sistemi ile birleşince, bizi bayağı bir süre mutsuz etti. Ancak sonunda eski şehir'in yakınlarında arabamıza güvenli bir yer bulup, eski çarşılara dalınca keyfimiz yerine geldi.Osmanlı'dan pek çok izler taşıyan bu şehir, tüm kaos'una rağmen bir süre sonra kalbimizi çalmayı başardı.




When we entered the laybrint like souks of the old city, the 17th century building Khan Al-Saboun  was among our first stop. I bought a big chunk of lavender soap.

Şehrin labirent misali eski çarşılarına dalınca ilk duraklarımızdan biri 17.yüzyıl yapımı Sabuncu Han oldu. Kocaman küp şeklinde lavantalı bir sabun alarak çıktım oradan..











LinkWithin

Blog Widget by LinkWithin