Pages

Monday, October 29, 2012

Simit -Turkish bagel





Simit - Turkish bagel and a glass of tea is probably the cheapest fast food you can get in Turkey. It is possible to find simit ( circular crisp bread with sesame seeds) almost everywhere. I always prefer to eat simit and drink tea in the mornings while enjoying the view of the Bosphorus..

Blogu Türkçe takip edenler için fotoğraflar yeterli sanırım..Simit + Çay + Boğaziçi.....

photo on the left/ soldaki resim: www.refikaninmutfagi.com

Friday, October 26, 2012

İstanbul that I miss

Hello from İstanbul.... Here are couple images from the istanbul that I miss...We have one more week here than we are flying to Morocco, where I am sure I will be posting many colorful photos..

İstanbul'dan merhaba...İşte özlediğim İstanbul'dan bir kaç fotoğraf..Bir hafta daha buralardayız daha sonra size pek çok renkli fotoğraf  yayınlayacağıma emin olduğum Fas'a doğru uçacağız...









Friday, October 19, 2012

Time to go...



It's time to go İstanbul again. Tomorrow we are going to exchange our shorts, shirts and flip flops with pants, sweaters, shoes and raincoats for 3 weeks...As we are still having beautiful summer like weathers here, it will be hard to leave.

Yeniden İstanbul'a gitme zamanı geldi..Yarın şortlarımızı, t-shirtlerimizi, parmak arası terliklerimiz, pantolonlarla, kazaklarla, ayakkabı ve yağmurluklarla değiştireceğiz. Datça'da hala inanılmaz güzel havalar sürdüğü için bu kez 3 haftalığına bile olsa gitmek çok zor geliyor..

Hera is coming with us. She doesnt like to travel and after so much freedom here, she is becoming a bit depressed in İstanbul but she is ready to go...

Hera bizimle geliyor. Arabaya binmekten hoşlanmasa da, bunca özgürlükten sonra İstanbul'da ilk günlerini depresif vaziyette geçirse de gitmeye hazır...




However we are leaving our little one, Hestia, behind.. She is still on the wild side, still prefering to sleep outside. So for the time being, apartment life in İstanbul is not possible for her. One of our neighbours will take care of her...So its time to give lots of cuddles to her. We are going to miss her a lot....

Ancak en küçüğümüz Hestia, ne yazık ki burada kalıyor. Hala daha oldukça vahşi bir kedi olduğu için geceleri dışarda uyumayı tercih ediyor, durum böyle olunca da İstanbul'da apartman hayatı şu an için hiç ona göre değil. Biz yokken bir komşumuz mamasını ve suyunu vermeye devam edecek..Çok özlenecek olduğu için şimdi kucaklardan inmiyor..




Monday, October 15, 2012

Sagalassos Antique City

Here is another antique city from our recent tour, but this one should be in the MUST SEE list, if you are interested in Roman and Greek archeological sites. It is located in the city of Burdur at the Toros mountain range at an altitute of 1450 -1700 m.

City is extensivly excavated Catholic University of Leuven of Belgium..At the entrance you are seeing an U shaped fountain dated from 1st century BC. Above the fountain Flavius Severianus Library from 3rd century restored beautifully..

Bir kaç hafta önce taptığımız antik şehirler turundan bir durak daha. Burası arkeoloji tutkunlarının mutlaka görülesi gereken yerler listesinde yer almalı. Şehir Burdur ilinde, Toros dağlarının eteklerinde 1450 - 1700 m yükseklikte kurulmuş.

Sagalassos, Belçika Leuven Katolik Üniversitesi arkeologları tarafından kazılıyor.Girişte ilk göreceğiniz yer MÖ 1 yüzyıldan kalma U şeklinde bir çeşme, üstünde ise son derece iyi restore edilmiş ve koruma amaçlı üstü kapatılmış, 3. yüzyıldan kalma Flavius Severianus Kütüphanesi. 





As always there is a beautiful and big theatre...

Her antik şehirde olduğu gibi güzel ve büyük bir tiyatrosu bulunuyor..



But the jewel of the city is the Fountain of Antonins built during 161 - 183. It is just amazing and what makes it special is that you can still cool yourself with its cold waters coming from the Toros mountains. It is enough to go there just to see an active Roman fountain...

Şehrin mücevheri ise kesinlikle 161 -183 yılları arasında yapılmış Antoninler çeşmesi. Muhteşem bir yapı ve onu son derece özel kılan şey ise, Toros dağlarından gelen buz gibi suyun hala akması. Sadece bu  bile çalışır durumdaki çeşmeyi görmek için  Sagalassos'a gitmeye değer..

 Check the waters flowing upper side of the fountain...

Üst kısımlardan akan suya dikkat edin...







 If you have time you should visit the Burdur museum to see the original statues of the fountain as well as other artifacts from the other ancient cities around Burdur region..It is a small and a very well designed museum..

Eğer zamanınız varsa, çeşmede bulunan orjinal heykelleri görmek için Burdur müzesini ziyaret etmeyi ihmal etmeyin. Burdur civarı antik kentlerden çıkan eserleri sergileyen müze küçük, iyi dizayn edilmiş ve gezilmesi çok rahat bir yer.

Thursday, October 11, 2012

Red October

All these beautiful reds that come with October ( 5 kilos ) fit in to a small jar... Proudly present my one jar of sun dried pepper paste..

Ekim ayı ile beraber gelen bütün bu güzel kırmızılar ( 5 kilo) küçücük bir kavanoza sığdılar..Gururla bir adet güneşte kurutulmuş biber salçası kavanozumu sunarım...





Wednesday, October 10, 2012

Karaköy Bull Fights

 This past weekend, we went to see bull fights at Karakoy. It was a first for me as well as hubby. To tell you the truth I never gave much thought to bulls up to now but I realized that they were such magnificent creatures. Its no wonder they are the symbol of strength in so many cultures and mythology. Bull fights are a long held tradition in Turkey and they are a lot different and ironic to say but more humane than the ones in Spain as bulls are fighting with each other not with a human..Like all male species, they are pushing and tossing and usually dont critically injure each other.

Bu haftasonu Karaköy'de yapılan boğa güreşlerini izlemeye gittik. Hem benim hemde eşim için bir ilkti. Şu ana kadar boğalar üzerinde çok fazla kafa yormasam da, o gün onların ne kadar muhteşem yaratıklar olduğunu gördüm. Pek çok kültürde ve mitolojide gücün sembolü olduklarına şaşmamalı. Boğa güreşleri Türkiye'de uzun süredir var olan bir gelenek ve İspanya'dakinden çok farklı hatta ironik ama boğalar bir insan la değil , birbirleriyle güreştiği için deyim yerindeyse daha insancıl. Aslında yaptıkları erkek cinslerinin tümünde olduğu gibi birbirleriyle itişmek ve çok ciddi yaralanmaların olmadığı söyleniyor.


Rules are rather simple, if you ran away or become too excited and mount your opponent, you are losing.

Kurallar aslında oldukça basit, rakibinden kaçan ya da çok heyecanlanıp üstüne binmeye çalışan boğa yenik kabul ediliyor..




There are many fans of these fights as well as opponents and many heated debates between them are natural. Unfortunately I feel like I am standing no where in these arguments. I LOVE my dog, I LOVE my cat and I love all animals and I am so careful not to kill an ant or bug intentionally and dont hesitate to walk the extra mile if necessary but I eat meat. Eventhough I am trying to limit it for a few nights every week , I still see my relations with animals hypocritical. I wish we could all live in a peaceful world where not a single human or animal get hurt but I cant say that these fights are good and also I cant say that they are bad until I change myself....

Bu gösterilerin pek çok meraklısı olduğu gibi, pek çok karşı duranı da var ve bu konuda ateşli tartışmalar son derece olağan. Ne yazık ki bu tartışmalarda ben kendimi hiç bir yerde göremiyorum. Kedimi, köpeğimi, tüm hayvanları çok SEVİYORUM, küçücük bir böceği ya da karıncayı bilerek öldürmemek için, kırk takla atmaktan hiç üşenmiyorum ama et yiyorum.Her ne kadar et yemeklerini haftada bir kaç kez ile sınırlasam da, hayvanlarla olan ilişkimi hala ikiyüzlü olarak görüyorum. Keşke tek bir insanın ve hayvanın incinmediği bir dünyada yaşayabilseydik ama şu anda bu güreşler iyidir diyemeyeceğim gibi, kendimi değiştirene kadar, kötüdür de demekten uzağım..









LinkWithin

Blog Widget by LinkWithin